Video konferans, uzaktan çalışma ve sürdürülebilirlik trendleri ile birlikte kurumsal çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hedefleri açısından önemli bir araç haline geldi. Video konferans çözümlerinin karbon ayak izini azaltması, çalışan bağlılığını artırması ve iş seyahatlerini gereksiz kılması gibi avantajlarıyla, şirketlerin ESG hedeflerine katkıda bulunuyor.
ESG Hedeflerine ve Sürdürülebilirliğe Katkısı
Uzaktan çalışma ve dijital dönüşüm eğilimlerinin hızlanması, video konferans uygulamalarının çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hedeflerine yönelik katkılarını öne çıkardı.
Özellikle bulut tabanlı video konferans çözümleri, kurumsal karbon ayak izini azaltarak sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada destek sağlıyor ve iş seyahatlerini gereksiz hale getiriyor.
ESG Nedir?
ESG, İngilizce’deki “Environmental, Social, and Governance” kelimelerinin baş harflerinden oluşur ve Çevresel, Sosyal ve Yönetişim anlamına gelir. Bu kavram, şirketlerin sürdürülebilirlik, etik yönetim ve toplumsal fayda sağlama hedeflerini kapsar.
Şirketler, çevresel etkilerini azaltmak, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek ve yönetişim ilkelerine uygun olarak faaliyet göstermek adına ESG kriterlerini benimser.
ESG; karbon emisyonları, toplumsal eşitlik, çalışan hakları gibi birçok alanı kapsayan bir standart olarak görülür ve şirketlerin geleceğe yönelik etkilerini analiz etmek için kullanılır.
Video Konferansın ESG Hedeflerine Katkısı
Prachi Nema, video konferansın iş dünyasında ESG hedeflerine ulaşılmasına çok yönlü katkılar sağladığını ifade ediyor. Uzaktan toplantılar, özellikle iş seyahatlerini azaltarak karbon emisyonlarının düşürülmesine katkı sağlıyor.
Fiziksel seyahat ihtiyacının azalması, yalnızca karbon ayak izini küçültmekle kalmıyor aynı zamanda trafik yoğunluğunu ve fosil yakıt kullanımını azaltarak daha çevreci bir iş ortamının oluşmasını destekliyor.
Video konferans uygulamaları, aynı zamanda çalışanların bir araya gelmeden işlerini sürdürebilmelerine olanak tanıyor. Bu durum, ofislerin enerji ve kaynak tüketimini düşürürken çalışanların günlük işe gidip gelme zorunluluğunu da ortadan kaldırıyor.
Hibrit çalışma modellerini benimseyen finans gibi sektörlerde, video konferans araçları, operasyonları sürdürülebilir ve verimli bir şekilde yürütmek için büyük bir avantaj sağlıyor. Bu sektörlerde çalışanlar, zaman ve maliyet tasarrufu sağlarken çevresel etkileri en aza indirerek ESG hedeflerine ulaşmaya katkı sunabiliyor.
Daha küçük ölçekli firmalar da video konferansı etkili bir ESG aracı olarak kullanabiliyor. Örneğin, küçük işletmeler müşteri ve iş ortakları ile yüz yüze görüşmeleri azaltarak çevrim içi toplantıları tercih ettiklerinde çevresel sorumluluklarını yerine getirmiş oluyorlar.
Ayrıca yeşil teknoloji devrimi ile bu dijital dönüşüm, küçük ölçekli firmalar için küresel ve yerel iş birliklerini daha sürdürülebilir bir çerçevede yürütmelerine de olanak tanıyor.
Kısaca, büyük ölçekli ya da küçük ölçekli olmasına bakılmaksızın video konferans teknolojilerinin sağladığı karbon salınımını azaltma, maliyet düşürme ve enerji tasarrufu gibi avantajlar, her türden işletmenin ESG hedeflerine katkıda bulunmasını destekliyor.
Bu bağlamda video konferans, hem çevresel (E) hem de sosyal (S) boyutlarda iş verimliliğini arttırarak işletmelerin sürdürülebilirlik çabalarına doğrudan katkı sunan önemli bir teknolojik çözüm olarak öne çıkıyor.
ESG İçin Uzaktan Görüşmelerin Avantajları ve Dezavantajları
Şirketler, video konferansın sürdürülebilirliğe olan katkılarını değerlendirirken artı ve eksileri dikkatlice incelemeli. ESG çerçevesinde video konferansın avantajlarından bazıları şunlardır:
Avantajları
Çalışan Bağlılığı Artar
Video konferans çözümleri, çalışanların işlerine daha bağlı hale gelmesini sağlar. Çalışanlar, ofis dışında da olsa ekip arkadaşları ve yöneticileriyle düzenli ve yüz yüze etkileşim kurabildiğinden kendilerini daha değerli ve katılımcı hissederler.
Bu bağlılık, çalışan memnuniyetini ve şirket sadakatini artırır, aynı zamanda şirket içi kültürü destekleyerek takım ruhunu güçlendirir.
Özellikle hibrit çalışma modelinde OctaMeet gibi video konferans araçları, çalışanların şirkete olan aidiyetini ve şirkette kalma isteğini pekiştirir, işten ayrılma oranlarını düşürür.
Müşteri Sadakati Yükselir
Video konferans teknolojisi, müşteri ilişkilerini daha kişisel bir seviyeye taşır. Video aracılığıyla sağlanan yüz yüze iletişim, müşteriye daha yakın bir deneyim sunar ve güven duygusunu artırır.
Şeffaf ve güvene dayalı iletişim, müşteri beklentilerini karşılarken karşılıklı güven oluşturarak uzun vadeli ilişkilere olanak tanır. Bu sayede müşteri sadakati artar ve müşteriyle sağlanan ilişkiler daha istikrarlı hale gelir.
Çevrim içi toplantılar, özellikle karmaşık ürün ve hizmetlerde detaylı bilgi paylaşımını kolaylaştırarak müşterilerin kendilerini değerli hissetmelerini sağlar.
Maliyetler Düşer
Uzaktan toplantılar sayesinde iş seyahatleri önemli ölçüde azalır, bu da ulaşım, konaklama ve yeme-içme gibi masraflardan büyük bir tasarruf edilmesini sağlar. Bu tasarruf, şirketlerin mali yapısına olumlu yansır, kaynakların daha etkin kullanılmasına olanak tanır.
Video konferans ayrıca seyahatlerin azalmasıyla zaman tasarrufu da sağlar, böylece çalışanlar yolculuk süresini işe harcayarak daha verimli hale gelir.
Bu durum yalnızca maliyetleri değil çalışanların iş-özel yaşam dengesini ve iş yerindeki verimliliği de artırır.
Daha Sürdürülebilir Bir Dünya Sunar
Video konferans çözümleri, çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük bir adımdır. İş seyahatlerinin azalması, karbon emisyonlarını önemli ölçüde düşürerek şirketlerin çevreye olan etkisini azaltır.
Bunun yanı sıra, ofis alanı ihtiyacının azalmasıyla birlikte enerji, su ve diğer kaynak tüketimi de düşer, bu da çevre dostu bir yaklaşımı destekler.
Sürdürülebilir veri merkezleri ve çevreye duyarlı teknoloji altyapılarıyla entegre edilen video konferans çözümleri, şirketlerin karbon ayak izini küçültür ve hem günümüz hem de gelecek nesiller için daha yeşil bir dünya hedefine katkı sağlar.
Dezavantajları
Yasal Düzenlemeler ve Sınırlamalar
ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) alanında hükümetin net ve kapsamlı yönergeler sunmaması, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için kendi yaklaşımlarını belirlemelerine yol açmaktadır.
Bu durum, özellikle video konferans gibi yeni ve hızla gelişen teknolojilerde büyük bir zorluk yaratabilir. Bu uygulamaların yoğun kullanımı, enerji tüketimi ve dijital güvenlik gibi konularda ESG standartlarıyla uyumlu olmayı zorlaştırabilir.
Şirketler, yasal gereksinimlerin belirsizliğinden dolayı, hangi uygulamaların ESG standartlarını daha etkili desteklediği konusunda net bir yol haritası çizmekte zorlanabilir. Bu belirsizlik, ESG hedeflerine ulaşmada eksikliklere yol açarak sürdürülebilirlik adına yapılan bazı yatırımların etkisiz kalmasına neden olabilir.
Yüksek Başlangıç Yatırım Maliyetleri
Video konferans sistemlerinin kurulumu ve sürdürülebilir bir altyapıya sahip olabilmesi, başlangıç aşamasında önemli bir mali yük getirebilir.
Şirketlerin bu maliyetlerin karşılığını almak için uzun vadeli bir bakış açısına sahip olmaları gerekir. Başlangıçtaki yüksek maliyetler, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için caydırıcı olabilir.
Ancak, bu yatırımların uzun vadede operasyonel maliyetleri azaltabileceği ve şirketin karbon ayak izini düşürerek ESG hedeflerine katkı sağlayabileceği öngörülmelidir.
Çeşitlilik ve Kapsayıcılıkta Video Konferansın Rolü
Gartner’dan kıdemli analist Chris Trueman’a göre, video konferans çözümleri, çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyen bir iş ortamı sunarak, çalışanların konumlarından veya fiziksel koşullarından bağımsız olarak eşit şartlarda katkı sağlamalarına olanak tanır.
Uzaktan çevrim içi toplantılar, coğrafi engelleri aşarak tüm çalışanların aynı toplantıya katılabilmesini sağlar. Böylece, farklı şehirlerde veya ülkelerde yaşayan çalışanlar arasında eşitlik sağlanırken şirketler de en yetenekli adaylara konum sınırlaması olmaksızın erişme fırsatını yakalar.
Ayrıca, video konferans çözümleri, fiziksel engelleri bulunan çalışanların da etkin bir şekilde toplantılara katılmasını sağlar. Örneğin hareket kabiliyeti kısıtlı bir çalışan, fiziksel bir ofise gitmek zorunda kalmadan online toplantılar üzerinden iş arkadaşlarıyla görüşebilir ve aynı katkıyı sağlayabilir.
Bu durum, işyerinde herkesin yeteneklerinden faydalanılmasını mümkün kılarak kapsayıcılık açısından önemli bir adım atılmasını destekler.
Trueman’a göre, video konferans teknolojileri, çalışanların sadece toplantılara katılmasını değil, aynı zamanda karar alma süreçlerine de dahil olmalarını sağlar.
Çalışanlar, farklı departmanlardan veya lokasyonlardan olsa bile fikirlerini eşit bir şekilde paylaşarak şirketin karar alma süreçlerine katkıda bulunabilirler.
Bu katılım, çalışanların kendilerini daha değerli ve söz sahibi hissetmelerine neden olurken, iş süreçlerine daha fazla bağlılık ve motivasyonla katkı sağlamalarını destekler.
Sonuç olarak OctaMeet gibi video konferans uygulamaları, çeşitlilik ve kapsayıcılığı artırarak iş ortamını daha adil, eşit ve kapsayıcı bir hale getirir.
Bu avantaj, şirketlerin sosyal sorumluluk ve ESG hedeflerine katkı sunarken, aynı zamanda çalışan bağlılığını güçlendiren bir faktör olarak öne çıkar.
Kaynakça: Nadel, B. (2023). Video konferansın sürdürülebilirlik açısından fayda ve zorlukları üzerine değerlendirme. TechTarget. Erişim adresi: https://www.techtarget.com/searchunifiedcommunications/feature/Weigh-video-conferencing-sustainability-benefits-and-challenges