HomeBlogSektörden HaberlerYapay Zekâ Çağında Kurumsal Teknolojinin Yeni Ekonomisi 

Yapay Zekâ Çağında Kurumsal Teknolojinin Yeni Ekonomisi 

Yapay zekâ ve bulut teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, şirketleri teknoloji yatırımlarını artırmaya zorluyor.  

2022’den bu yana kurumsal teknoloji harcamaları hızla yükseliyor; ancak aynı dönemde verimlilik artışı oldukça sınırlı kaldı. Bu çelişki, şirketlerin gerçekten teknolojiyle değer yaratıp yaratmadığını sorgulamalarına neden oluyor.  

Peki, neden bu kadar yatırım yapılmasına rağmen istenilen sonuçlar alınamıyor? Bu yazıda, yapay zekâ çağında kurumsal teknolojinin yeni ekonomisini, karşılaşılan verimlilik tuzaklarını ve çözüm yollarını inceliyoruz. 

Kurumsal Teknoloji Nedir? 

Kurumsal teknoloji; şirketlerin iş süreçlerini yönetmek, otomatikleştirmek ve optimize etmek için kullandıkları donanım, yazılım ve dijital sistemlerin bütünüdür.  

Bu teknolojiler arasında kurumsal kaynak planlama (ERP), müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), veri analitiği araçları, bulut altyapıları ve yapay zekâ çözümleri bulunur. 

Kurumsal Teknolojide Ekonomik Süreç Ne Kadar Önemli? Yapay Zekâ Çağında Kurumsal Teknolojinin Yeni Ekonomisi-Octapull

Kurumsal teknolojide ekonomik süreçlerin etkin yönetimi oldukça kritiktir. Teknoloji yatırımları, işletmelerin bütçelerini doğrudan etkiler ve doğru yönetilmediğinde verimsizliğe yol açarak kaynakların israf edilmesine neden olabilir.  

Bu nedenle yatırımların ekonomik değerinin ölçülmesi, maliyet-fayda analizlerinin yapılması ve CIO, CFO ve CEO’ların birlikte hareket ederek teknolojinin şirkete sağlayacağı ekonomik faydayı maksimize etmesi önem taşır. 

Kurumsal Teknolojide Yapay Zekâ Etkisi 

2022 yılından bu yana ABD’deki kurumsal teknoloji harcamaları yıllık ortalama %8 civarında artış gösterdi. Bu artışın temelinde şirketlerin dijital dönüşüm çabaları ve özellikle yapay zekâ teknolojilerine yönelik giderek yükselen ilgisi yatıyor

Ancak, teknoloji yatırımlarındaki bu ciddi artışa rağmen aynı dönemde iş gücü verimliliğinde sadece %2 gibi sınırlı bir iyileşme gerçekleşti. Bu durum, kurumsal teknoloji yatırımları ile işletme verimliliği arasındaki doğrudan ilişkinin beklenenden daha zayıf olduğunu ortaya koyuyor.  

Ayrıca, sektörler arasında dikkat çekici farklılıklar mevcut. Örneğin iletişim ve hizmet sektörlerinde yapılan yüksek teknoloji yatırımları doğrudan verimlilik artışı sağlarken perakende sektöründe teknoloji harcamalarının azaltılması bile verimlilikte artış yaratabiliyor. 

Bu veriler ışığında teknoloji yatırımlarının tek başına işletmelere başarı getirmediği, yatırımların nasıl, nerede ve hangi stratejilerle uygulandığının çok daha önemli olduğu anlaşılıyor.  

Başarı için yapay zekâ gibi teknolojilerin doğru alanlarda etkin yöntemlerle ve bütüncül bir strateji çerçevesinde kullanılması gerektiği görülüyor. 

Yatırım ve Gerçek Getiri Arasındaki Uçurum 

Yüksek kurumsal teknoloji harcamaları, her zaman yüksek verimlilik anlamına gelmiyor. Şirketler milyonlarca dolarlık dijital dönüşüm projelerine imza atsa da bu yatırımların somut getirileri çoğu zaman beklentilerin altında kalıyor.  

Bu durum, kurumsal yöneticilerin teknoloji yatırımlarına karşı temkinli ve zaman zaman şüpheci yaklaşmasına neden oluyor. Ancak bu tabloyu tümden olumsuz okumamak gerek.  

Araştırmalar, yüksek performanslı BT ekiplerine sahip şirketlerin %35’e kadar daha fazla gelir büyümesi ve %10 daha yüksek kâr marjı elde ettiğini gösteriyor. Yani doğru strateji ve güçlü teknoloji ekipleriyle kurumsal teknoloji yatırımları gerçekten büyük fark yaratabiliyor. 

Teknoloji Ekonomisini Dönüştüren Güçler 

Son yıllarda bulut teknolojileri ve “as-a-service” (hizmet olarak sunulan) modellerinin yükselişi, kurumsal teknoloji harcamalarının yapısını kökten değiştirdi.  

Artık şirketler, geleneksel sermaye giderlerinden (CAPEX) işletme giderlerine (OPEX) doğru büyük bir kayma yaşıyor ve günümüzde IT harcamalarının yaklaşık %79’u işletme giderlerinden oluşuyor.  

Bu değişim, firmalara daha esnek ve ölçeklenebilir harcama modelleri sunarken, harcamaların daha şeffaf ve yönetilebilir olmasını sağlıyor. 

Bu süreçte FinOps (Finansal Operasyonlar) uygulamaları önem kazanıyor. FinOps sayesinde şirketler, teknoloji harcamalarını birim maliyet bazında detaylı şekilde takip edip otomatik bütçeleme ve kaynak tahsisi yapabiliyor.  

Öte yandan, yapay zekâ entegrasyonu da maliyet yapılarında önemli bir dönüşüm yaratıyor.  

Özellikle gen yapay zekâ teknolojilerinin kullanımı, işlem başına maliyetleri artırırken, yeni kullanım senaryoları ve operasyon modelleri oluşturuyor. Bu gelişmeler, CIO ve CFO’lara teknoloji yatırımlarını daha analitik ve bilinçli yönetme imkânı sunuyor. 

Teknolojinin Verimliliği Artıramamasının Nedenleri 

1. Siber Güvenlik ve Regülasyon Giderleri 

Günümüz iş dünyasında veri güvenliği ve regülasyonlara uyum, teknolojinin verimlilik yaratmasının önündeki önemli engellerden biri. Özellikle Avrupa Birliği’nin GDPR (Genel Veri Koruma Yönetmeliği) gibi sıkı regülasyonları, bazı sektörlerde kar marjlarında azalmaya neden oluyor.  

Ayrıca, siber saldırıların sayısı hızla artıyor; 2024’te güvenlik harcamalarının %15 oranında büyümesi bekleniyor. Bu durum, şirketlerin güvenlik yatırımlarını artırmasını zorunlu kılıyor. 

2. Yanlış Teşvik Sistemleri 

Teknoloji projelerinde sorumlulukların net olmaması ve teşviklerin yanlış yapılandırılması verimliliği düşüren önemli faktörler arasında. Ürün geliştirme maliyetlerinin %80’e varan kısmı dolaylı giderlerden oluşabiliyor.  

Ayrıca, deneme ve pilot projeler yaygın olsa da bunların sadece %1’i olgun yapay zekâ çözümleri olarak olgunlaşıp ölçeklenebiliyor. Bu da teknoloji yatırımlarından beklenen getirinin azalmasına yol açıyor. 

3. Teknoloji Borcu (Tech Debt) 

Kısa vadeli çözümler ve geçici yamalar, teknoloji altyapısında karmaşık sorunlar yaratıyor. Bu durum, şirketlerin üzerinde bir “teknoloji borcu” birikmesine sebep oluyor.  

Her yeni projede, bu borcu kapatmak için projeye ek olarak %10-20 oranında ekstra maliyet çıkıyor ve verimlilik olumsuz etkileniyor. 

4. Verimliliğin Farklı Paydaşlara Dağılması 

Bazı IT yatırımları, ortaya çıkan verimlilik kazançlarının tamamını şirketin faydasına çeviremiyor. Örneğin, uzaktan çalışma yatırımları çalışanlara daha iyi çalışma koşulları sağlarken, şirket verimliliğine doğrudan yansımayabiliyor.  

Ayrıca, bulut hizmeti sağlayıcıları da donanım maliyetlerindeki düşüşü müşterilerine yeterince yansıtmadığı için şirketlerin maliyet avantajları azalmış oluyor. 

Teknoloji Verimliliğini Artırmak İçin 4 Strateji Yapay Zekâ Çağında Kurumsal Teknolojinin Yeni Ekonomisi-Octapull (2)

1. Tüketim Bazlı Teknoloji Modeline Geçiş 

Teknoloji yatırımlarında her ürünün birim maliyetinin net olarak ölçülebilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik için kritik önem taşıyor. Bu doğrultuda, API’ler, kimlik doğrulama sistemleri ve detaylı metrikler kullanılarak teknoloji tüketimi takip ediliyor.  

Ayrıca, FinOps uygulamaları ve otomasyon sistemleri, harcamaların kontrol altında tutulmasını sağlıyor. Günümüzde Gen AI teknolojileri, veri analizinde etkileşimli ve daha hızlı çözümler sunarak bu süreçlere büyük katkı sağlıyor. 

2. Her Şeyi Ürün Gibi Yönetin 

BT projelerinin başarısını artırmak için, teknoloji girişimleri “ürün” temelli bir çalışma modeline dönüştürülmeli. Bu modelde, ürün yöneticileri (Product Manager) finansal sorumluluğu üstlenerek ürünün tüm maliyetlerini ve getirilerini yönetiyor.  

Ayrıca, KPI’ların yakından takip edilmesi, ürün başarısını ölçmek ve iyileştirmek için temel bir araç olarak kullanılıyor. 

3. Küçük Denemeler Yerine Büyük Değere Odaklanmak 

Teknoloji yatırımlarında pilot uygulamalar ve küçük denemeler yerine ölçeklenebilir ve sürdürülebilir ürünlere odaklanmak gerekiyor. Bütünsel dönüşüm için, uçtan uca alan bazlı yatırımlar (domain-level investments) tercih edilmeli.  

Örneğin, bir veri ürünü farklı kullanım alanlarına yayıldığında, maliyetlerde %30-40’a varan azalma sağlanabiliyor, böylece kaynaklar daha etkin kullanılıyor. 

4. Yeni Bir Yetenek Modeli Kurgulamak 

Gen AI’nin yükselişi, teknoloji ekiplerinde yetenek ihtiyaçlarını ve organizasyon yapısını köklü şekilde değiştiriyor. Geliştirici, ürün yöneticisi ve veri uzmanı gibi rollerde yeni sorumluluklar ve yetkinlikler ön plana çıkıyor.  

Bu dönüşüm, şirketlerin daha çevik, esnek ve yetkinlik bazlı insan kaynakları modelleri geliştirmesini zorunlu kılıyor. 

Sonuç 

Kurumsal teknolojinin ekonomisi yeniden yazılıyor. Yapay zekâ ve bulut gibi yenilikçi teknolojiler, işletmelerin teknoloji yatırımlarını daha şeffaf, ölçülebilir ve verimlilik odaklı yönetmelerini zorunlu kılıyor.  

Bu yeni dönemde, CIO, CFO ve CEO’ların birlikte, stratejik iş birliği içinde hareket ederek teknoloji yatırımlarını etkili şekilde yönlendirmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, başarı artık sadece teknolojiye sahip olmakla değil, onu nasıl kullandığınız ve değer yarattığınızla ölçülüyor. 

Kaynakça: 

McKinsey & Company. (2024). The new economics of enterprise technology in an AI world. https://www.mckinsey.com/capabilities/mckinsey-digital/our-insights/the-new-economics-of-enterprise-technology-in-an-ai-world