Pandemi, dünya çapında sağlık, ulaşım, bakım ve beslenme gibi alanlarda çalışanlar dışında, koronavirüsün yayılmasını önlemek için birçok sektörden insanın uzaktan çalışmasını gerektirdi.
Ofise gitmeye dayalı standart modelden farklı bir istihdam biçimi olarak uzaktan çalışma, COVID-19’dan önce de kullanılıyordu ancak karantinalar sırasında ve sonrasında her zamankinden daha fazla kullanılmaya başlandı.
Uluslararası Çalışma Örgütü, uzaktan çalışmayı kişinin kendi ikametgahı, ortak çalışma alanları veya başka birinin konutu dahil olmak üzere, varsayılan iş yeri dışında bir yerde tamamen veya kısmen gerçekleştirilen iş olarak tanımlıyor.
Uzaktan çalışma konusunda iş-yaşam dengesi, ulaşım, iş sağlığı ve güvenliği, üretkenlik ve verimlilik, cinsiyet eşitliği, enerji kullanımı, iş yükü, esnek çalışma süresi, dijital izleme ve gözetim dahil olmak üzere pek çok endişe var.
Ekolojik etkilerini göz önünde bulundurduğumuzda ve diğer istihdam biçimleriyle karşılaştırıldığında, uzaktan çalışmanın sürdürülebilirliğinde iki endişe önemli rol oynamaktadır: ulaşım ve enerji kullanımı.
Uzaktan Çalışmanın Ulaşım Araçları Üzerinden Doğaya Etkisi
Pek çok çalışan işe giderken düşük karbonlu ulaşım araçlarını tercih etmeye çalışsa da her gün milyonlarca insanın işe gidip dönmesi oldukça fazla sera gazı salınımına yol açmaktadır.
Çalışmak için ofise gidilmesi gerekiyorsa da bisiklet, elektrikle çalışan toplu taşıma veya yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan arabalar/motosikletler tercih edilmesi doğa için daha faydalı olacaktır.
Ulaşım konusunda ekolojik olarak en doğrusu ise uzaktan çalışma modelinin tamamıyla hayata geçirilmesi ve çalışanların her gün ofise gidip gelerek sera gazı salınımını artırmaması olacaktır.
Uzaktan Çalışmada Enerji Kullanımının Doğaya Etkileri
Öte yandan, uzaktan çalışma bazı yönlerden, beklenenden daha fazla sera gazı emisyonuna yol açabiliyor. Her türlü elektronik cihaz; kimyasal elementler, değerli metaller, plastik ve cam gibi çeşitli malzemelerden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra; internete bağlanmak, e-posta göndermek ve ‘sosyal medya’ kullanmak ağ üzerinden veri trafiğini artırarak sera gazı salınımını artıran faktörler arasındadır.
Çevre dostu enerji kullanımı, sürdürülebilir bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımının yanı sıra enerji tasarrufu sağlayan malzemelerle %100 yenilenebilir ve düşük karbonlu elektrik, ısı ve aydınlatmadan oluşmaktadır. Son araştırmalar, bilgisayar, telefon, yapay zeka, blok zinciri ve nesnelerin interneti gibi bilişim teknolojilerinin yoğun kullanımının doğaya ciddi zararlar verdiğini ortaya koyuyor.
Uzaktan veya ofisten fark etmeden çalışma hayatında çevreye daha saygılı ve daha ekolojik olabilmek için şunlara özen gösterilebilir:
- Enerji kullanımı ne kadar çevre dostu olursa, uzaktan çalışma o kadar ekolojik bir alternatif haline gelir.
- İşle ilgili ve boş zamanlarda enerji kullanımı büyük ölçüde azaltılmalı ve yüzde 100 yenilenebilir, verimli ve düşük karbonlu enerji türleri kullanılmalıdır.
- İş ve eğlence için çevre dostu ulaşım araçları tercih edilmelidir.
- İş araç ve gereçler geri dönüştürülebilir ve uzun ömürlü olarak doğaya zarar vermeyen malzemelerden seçilebilir.
- Sürdürülebilirlik eğitimi ile çalışanların ve işverenlerin farkındalık ve becerileri geliştirilebilir.
- Aşırı iş yükü ve tüm gün boyunca çalışma durumu olmamalıdır.
- Uzaktan çalışmanın organizasyonu sırasında çevre/iklim risk değerlendirmesi göz ardı edilmemelidir ve sendikal örgütlenmeyle desteklenen adil ve doğa dostu yasalar, mahkeme kararları, hükümet ve iş yeri politikaları olmalıdır.
Sonuç olarak, çalışan alışkanlıklarının ve işverenin bakış açısına göre çevre dostu enerji tüketimine öncelik verilip verilmemesi, iş yerinde hangi çalışma yönteminin daha ekolojik olacağı konusunda asıl belirleyici olacaktır.
Sizler de dünyamızı korumak ve iş süreçlerinizi dijitale entegre edebilmek için uzaktan kanal yönetimine (DCM) geçin, hem maliyetlerden hem de enerjinizden tasarruf edin!