COVID-19 pandemisi ile birlikte şirketlerin ve çalışanların işlerini sürdürebilmeleri için uzaktan çalışma ihtiyacı oluşmaya başladı. Bu ihtiyacı karşılamak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalandılar ve bu şekilde ekonomik faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler.
Bu uzaktan çalışmayı çok çeşitli kavramlarla karşılıyoruz. Bunlar; uzaktan çalışma, tele çalışma, teleworking, telecommuting, remote çalışma, evden çalışma, esnek çalışma gibi kavramlar.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO, 1990) tele çalışmayı “iş yeri merkezinden uzak bir mekânda, iş yerindeki işçilerden ayrı yapılan ve yeni teknolojilerin bu ayrılmayı iletişim olanakları sağlayarak temin ettiği bir çalışma şekli” olarak tanımlamaktadır.
Tele çalışma; bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanarak çalışmaların en azından bir kısmının ofisten uzak bir mekanda yürütülmesidir.
Bu bilgi ve iletişim teknolojilerini telefon, tablet, bilgisayar olarak sıralayabiliriz ve listeyi daha da uzatabiliriz.
Tele çalışmayı evden çalışmadan ayıran özellikler nelerdir?
Tele çalışmayı evden çalışmadan ayıran özellikler mutlaka bir bilgi ve iletişim teknolojisinin kullanılması ve işlerin ofise gitmeden, ev dışından bir yerde gerçekleştirilebiliyor olmasıdır.
Çalışmalar işverenin mekanı dışında bir yerden yürütülür ve bu mekan ev değildir. Aynı zamanda muhakkak bir bilgi ve iletişim teknolojisi aracı kullanılır.
Örneğin; işvereninizin ofisine gitmeden, paylaşımlı ofislerde dizüstü bilgisayarınızla uzaktan bir gün çalışmanız tele çalışmadır.
Evden çalışmada ise, çalışılan kurumun herhangi bir iş yeri merkezi olmayabilir ve tüm süreç evden yürütülebilir.
Tele çalışmanın avantajları nelerdir?
Tele çalışmanın avantajlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
- Remote çalışan bir kişi iş ve yaşam dengesini daha kolay sağlayabilir.
- Uzaktan çalışan kişiler daha özgüvenli hissetmektedirler ve öz disiplini geliştirerek daha verimli işler ortaya koyabilmektedirler.
- İş yerindeki maliyetler azalır. Ofis kira gideri, faturalar, aidatlar gibi.
- Çalışanların yaptığı pek çok harcamalar da azalır. Örneğin; yolda geçen zaman ve harcanan yakıt, öğle yemeği ve kahve molası için ayrılan bütçeler, kıyafet koduna uygun giyinmek için yapılan alışveriş harcamaları gibi.
- Tele çalışma sayesinde her gün ofise gidip gelmeye gerek kalmaz. Bu sayede karbon ayak izini azaltabilir doğaya faydalı bir çalışma modeli sürdürebilirsiniz.
- Çalışanlar açısından performans ve üretkenlik artar.
OECD Raporuna göre;
Özellikle karantina uygulamalarında, işçiler ve işverenler evden çalışma modeline daha fazla yöneldi. Ayrıca uzaktan çalışma modeliyle ilgili düşüncelerin de değişikliğe uğradığı ortaya çıktı.
- Tele çalışma modeli, büyük şirketlerde küçük işletmelere göre daha yaygındı. Çünkü küçük işletmelerin bu bilgi ve iletişim teknolojilerinde uzmanlığı çok daha azdı.
- Avustralya, Fransa ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde ise karantina uygulamasında çalışanların %40’ı uzaktan çalışmaya devam etti.
- Bilgi ve iletişim hizmetleri, profesyonel, bilimsel ve teknik hizmetler ve finansal hizmetler gibi ileri derecede dijitalleşmiş sektörler, salgın sırasında en yüksek uzaktan çalışma oranlarına ulaştı.
- Daha kalifiye ve yüksek niteliklere sahip işçilerin pandemi sırasında tele-çalışma olasılığı daha yüksekti. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde, yüksek lisans veya doktora derecesine sahip kişiler için uzaktan çalışma oranları, niteliksiz iş gücüne göre 15 kat daha fazla idi.
- Japonya pandemi başladığında karantina uygulamamasına rağmen pek çok işletme tele çalışmayı tercih etti ve uzaktan çalışanların oranı %10’dan %28’e yükseldi.